30 Nisan 2012 Pazartesi

Leon: The Professional

Leon: The Professional



   Jean Reno'yu ilk bu filmde tanımıştım herhalde. Natalie Portman'ın küçüklüğü yine güzelmiş keh keh :) İyi oynamış ama ... Bu filmin bitiş sahnesi zaten insanı kendinden alıp başka yerlere götürüyor. Bu film için başyapıt diyebiliriz. Filmi güzel kılan konusu , oyunculuk , soundtracklar vs... Leon'un süt içmesi + yatakta uyumaması + yaptığı görevlerden hiç para alamaması ve bir kız ile arkadaşlık yapması. Filmi anlata anlata bitiremem onun için hiç durmadan izleyin. Bana hak vericeksiniz.

   Konusu, Mathilda 12 yaşında ailesi dağılmış bir çocuktur. Ailesini sevmeyen Mathilda'nın en değer verdiği kardeşidir. Babası uyuşturucu işine başlayınca mafya ailesini öldürür. O sırada alış veriş de olan MAthilda kıl payı kurtulur ve Leon'un dairesinde saklanır. Leon ise çok soğuk kanlı bir katildir. (Jason Statham falan hikaye diyor :) )  Ama Mathilda'ya karşı içten  bir sevgi besler. Aslında ona arkadaşlık çok yabancıdır ....

Puanım: 9.5 /10

Her Hafta Bir Film (29 Nisan 2012)

Real Steel



Yapım: 2011 / ABD
Tür: Bilim Kurgu , Aksiyon , Dövüş , Dram
Imdb Puanı: 7.2 / 10
Sinemalar.com Puanı: 7.4 / 10

BE Notu: Öncelikle Transformers çakması gibi sanıp izlememezlik yapmayın benim gibi bu filmde ön yargılıydım ama yine de izledim ve keşke daha önce izleseymişim dedim. Hugh Jackman'ın zaten iyi bir iş çıkarmış ama çocuk o filmi daha iyi yapmış. Son 5 ay içerisinde çok bilim kurgu / dövüş izlemedim ama bu film izlediğim en iyi II. film. 

Konusu: Gelecekteki insanlar insan dövüşlerinden sıkılmışlardı yeni heyecan arıyorlardı ve robotlar gelecekteki dövüşçüler olarak seçildi. İnsanlar robot boksunu sevdi ve bu da robot boksunu kalıcı yaptı.
Hugh  Jackman'ın ününü bir oyuncu olarak kazandı. Robot kontrolcüsü. Oğlu Max ile ayrı olan Charlie (Hugh Jackman) annesi öldükten sonra görüşürler. Max , babasının yanında kaldığı vakit robot dövüşlerine gider ve zaten takipçisidir. Sonra oğlu Max hurdalardan yaptığı robotu ile büyük finale gider . İş ciddileşince de büyük mücadele başlar !

İYİ SEYİRLER

27 Nisan 2012 Cuma

Harry Potter and the Deathly Hallows: Part II

Harry Potter Deathly Hallows Part II



İşte hayatta bir kez görebileceğimiz maceranın inanılmaz sonu...

 Bu destansı finalde, büyücülük dünyasında iyi ile kötü artık karşı karşı karşıyadırlar. Ve Hogwarts, limanında savaş başlar. Tehlike hiç bu kadar büyük olmamıştı ve artık kimse güvende değil. Harry, Lord Voldemort ile kozlarını paylaşarak hayatının en büyük fedakarlığını yapmak üzere. Her şey burada sona erecek.


Puanım:7/10

Mr. & Mrs. Smith

Mr. & Mrs. Smith

mr and mrs smith



    İşte dünyanın en tehlikeli çifti uzak durmak lazım... :)

Angelina Jolie, Brad Pitt ilişkisini başlatan film özelliğide taşıyan 'Mr.&Mrs. Smith' John ile Jane Smith çifti, işlerinde başarılı, genç,güzel,popüler,sağlıklı ve daha birçok sıfatı hak eden çiftdir. Günlerinin büyük kısmı iş ile geçmekte, birbirlerine ayırabildikleri kısa zamanda ise 'örnek çift' olarak zaman geçirmektedirler. Oysa hiçbir şey göründüğü gibi değildir. Jane mutfaktaki fırında çeşit çeşit bıçak ve öldürücü alet saklamakta, John'un alet kutusunda çekiç, tornavida ve çeşit çeşit silah bulunmaktadır. İkiside birer paralı katildir. Ve karşı karşıya gelmeleri kaçınılmazdır !

  Demiştim size bu çift psikopat izleyin ve  görün... :) Şaka bir yana filmde bazı eksiklikler vardı . Çok iyi değildi yani... 



Puanım:6.1/10

Red Canvas

Red Canvas



  İzlediğim en dandik dövüş filmi diyebilirim. İmdb'nin vermiş olduğu puandan da anlıyoruz 4.5 verilmiş bu filme neylerine yetmiyor diyorum. Ve filmin konusuna geçiyorum.

Sorunlu bir geçmişi olan Johnny Sanchez (Ernie Reyes Jr), yattığı hapishanede düzenlenen bir bahis dövüşüne katılarak rakiplerini alt ederek gücünü kanıtlayan ve bu sayede zordaki ailesine para gönderen genç bir savaşçıdır. Ona ve gücüne inanan cezaevi müdürü Harbin Rask'ın (John Savage) ise Johnny için özel planları vardır. Eski bir Vietnam askeri olan ve burada Kızıl Çadır dövüşlerine katılmış olan Harbin, Johnny'yi şartlı tahliye edip, düzenli bir şekilde çalıştırdıktan sonra bu müsabakaya sokmak istediğini kendisine iletir. Bu iş genç adamın pek hoşuna gitmese de ailesi ve geleceği için bu ölümcül turnuvaya hazırlanmaya başlar.

Seni çakma Boyka...


Puanım:4/10

26 Nisan 2012 Perşembe

The Bourne Identity

The Bourne Identity



  Matt Damon'ın  '' Good Will Hunting '' de oynadığı filmden sonra en çok kendini gösterdiği film diyebilirim. Filmi şans eseri televizyonda izlemiştim. Matt Damon oynuyor diye de açık kalmıştı. Film gerçekten iyiydi çok abartılmamalı ama. Kurgu iyi , senaryo iyi , oyunculuk iyi o zaman filmde iyi. :) Filmi izlerken bir an tetikçi olmak istedim yani. Bu filmin telefonla yönlendirme sahnesi çok iyiydi. Matt yine kendini göstermiş.

  Filmin konusu , bir İtalyan balıkçı teknesi ölmek üzere olan bir adamı kurtarır. Genç adam iyileştiğinde ciddi bir hafıza kaybına uğradığı fark edilir. Kim olduğunu ve nasıl bu hale geldiğini bilmemektedir. Kim olduğunu araştırırken bazı yeteneklere yatkın olduğu fark edilir. - yakın dövüş ve yabancı dillere -  Marie adındaki bir bayan yardımıyla kendisine suikast düzenleyenlerin peşine düşmektedir.

Puanım: 9/10

LimitLess

                                               LımıtLess


               

İşte bu filmde gerçekten limit yok. Bradley Cooper harika oynamış ve filmi çok beğendim size öyle söylim. Bu filmi izlemeyenlerimiz varsa hala durmasınlar bu filmi izlesinler derim pişman olmayacaklar.


   Ya bir hap sizi daha zengin ve daha güçlü kılabilseydi ? Eddie (Bradley Cooper) perişan halde yaşayan New York'lu bir yazardır. Eski karısının kardeşi ile karşılarşır. Ve bu adamın elinde beyninin tüm kapasitesini kullanabileceği bir ilaç vardır. Eddie bu ilaçla tanışır. Bu sayede paraya,zekaya,çekiciliğe sahip olur. Fakat Eddie kısa bir süre sonra bu özelliklere bir karşılık olmadan sahip olamayacağını anlar.
  Tek Bir Hapla, Her Şey Mümkün ! İzleyin ve görün derim.


Puanım: 7.4/10


Knowing

                                                         Knowıng


              

   Hayatta hiçbir şey tesadüf değildir. Felaketler bile... İşte filmde bunu daha iyi anlıyorsunuz. Nicolas Cage'in olması ve filmin isminin  ilgimi çekmesiydi. Filmin konusu bana biraz tanıdık geldi sanki. Film fena değildi bu filmde de döktürmüş üstad ama çok büyük beklenti içinde olmayın. 
Çerezlik bir film diyebilirim size. 
   
   1959 yılında, bir grup öğrenciden geleceğin neye benzeyeceğini resmetmeleri istenir. Resimler 50 yıl boyuınca saklanır. Yarı asır sonra, mesajın geçen 50 yıl içinde yaşanan tüm büyük felakteleri tahmin ettiği ortaya çıkar. John Koestler belgeden, üç büyük felaketin daha yaşanacağını öğrenir. Felaketi durdurabilmek için zamanla yarış başlar.


Puanım: 6.5/10

The Wrestler

                                                       The Wrestler


                  

2008 yılında yapılmış dövüş filmi Rocky'nin yanına gelemesede bir şeyler kapmışlar diyebilirim. Değişiklik olsun diyorsanız izleyin ama pek tavsiye etmem.
   80'li yıllarda The Ram lakaplı Randy Robinson (Mickey Rourke), ismi manşetlerde yer alan profesyonel bir güreşçidir. Şimdi 20 yıl sonra New Jersey'de halka açık ringlerde gösteri güreşi yaparak zorlukla geçimini sağlamaktadır. Yıllar içinde kızıyla (Evan Rachel Wood) yabancılaşan ve kimseyle ilişki içine girmeyen Randy, hayranlarının sevgisiyle yaşamaktadır. Ram herşeye rağmen ihtişamlı ringlere geri döner.


Puanım: 7.8/10

Hangover Part II

                                                 Hangover Part II


                        

Ve işte. Çete yine birlikte komedi patlamasına hazır olun bu filmden sonra gülmeyi hatırladım size öyle söylim izlediğim en komik filmlerden birincisi. Hala izlemeyenler varsa ve gülmek istiyorsanız hiç durmayın çağırın arkadaşlarınızı bu filmi izleyin.
    Phil (Bradley Cooper), Stu (Ed Helms), Alan (Zach Galifianakis) ve Doug (Justin Bratha) Stu'nun düğünü için egzotik Tayland'a giderler. Ters giden ne olabilir ki ? 1. filmde Vegas'ta olanın Vegas'ta kalacağını sizlere tüm ayrıntılarıyla göstermişti. Tayland'da olacakları ise hayal bile edemeyeceksiniz.
  Fazla bir şey demiyorum izleyin gülün. 'Komedi Dahisi Bir Taşla İki Kuş Vuruyor.'


Puanım: 8.3/10

Blitz

                                                            Blitz


                   

İşte Jason Statham'dan durdurak bilmeyen bir aksiyon. Polis katili polise karşı.
   Uzlaşması zor, başına buyruk dedektif Brant (Jason Statham), polisleri hedef alan bir seri katili yakalamak üzere kendisinin tam da zıttı polis memuru Porter Nash'le iş birliği yapmak zorunda kalır. Zaman bir sonraki kurban için acımasızca ilerlerken kahramanlarımız bu acımasız katili yakalamak için Londra sokaklarının altını üstüne getireceklerdir.
   Ben Jason'nın filmlerine alıştığım için fazla yorum yapmıyorum. Jason'nın klasik filmlerinden bir tanesi ne diğerlerinden iyi, ne de diğerlerinden kötü bir film.


Puanım: 7.5/10

25 Nisan 2012 Çarşamba

The Grey

The Grey



   Bu gün Liam Neeson'ın filmlerinden gidiyorum bu sefer  oyunculuğun güzel ama filmi oyuncuların kurtaramadığı bir film ile karşınızdayım. Çok az filmi yarıda bırakmışımdır bu filmde onlardan biri. Liam Neeson yine tecrübesini bu filmde de göstermiş ama filmi kurtaramadı. 

   Filmde kurtları biraz intikamcı ve kötü göstermişler ve efektlerde iyi değildi. Doğada hayvanlarla mücadele edilen filmlerden hoşlananlar izlesin derim ama çok büyük bir beklenti içinde olmayın. 

  Filmin konusu , Alaska'da çalışan bir ekip eve dönmek için yola çıkmışlardır. Uçakta yolculuk yaptığı sırada uçak bozulur ve düşer. Düştükten sonra hayatta kalanlarla soğuğa ve aç kurtlarla karşı büyük bir hayatta kalma mücadelesi verilir...

Puanım: 5.8/10



Unknown

Unknown




 ''Sabır , sabır ve yine sabır.'' Bu filmi anlamak içinde bu lazım. Hayatını geri alma mücadelesinde yanlız bir adam.  Filmi izlerken başlarda sıkılabilirsiniz ama son 30 dakikası filmi iyi olduğunu anlatıyor. Konu güzel , oyunculuk güzel başka ne diyebilirim ki. 

 Liam Neeson kendini son 10 dakikada gösteriyor. Filmde 3 veya 5 dakika aksiyon var . Film durağan geçiyor ama konu sağlam olduğu için film güzel geliyor.

  Konusuna gelirsek bir kaza geçirir ve komaya girer. Komadan çıktıktan sonra karısının bile onu tanımadığını görür. Harris, başkasının kendi kimliğine geçtiğini görünce daha büyük bir şoka uğrar. Kaza sonrasında tanıdığı herkes onun Harris olduğuna inanmamaktadır. Kendi kimliğini ispatlamakta yanlızdır ve umutsuzdur. Ve bilmediği sebeplerden dolayı ona yardım etmeye çalışan bir bayan...

Puanım: 7.8/10

Taken

Taken




   ''Kızı için her şeyi yapabilecek bir adam.'' Hayatımda Lord Of The Rings'den sonra en çok izlediğim film diyebilirim. Her izleyişimde de ayrı bir heyecan içerisindeyim. Filmin konusu size basit gelebilir ama Liam Neeson oynuyorsa başka. 

  Turne için Parise giden Kim , hava alanında genç bir çocuk ile tanışır. Tanıştığı çocuk , çetenin avcısıdır.(genç kızları ayartan ) . Kaçırılan Kim ile telefon görüşmesinden sonra hiç haber alınamadı. Bryan (Liam Neeson) , kızını kurtarabilmek için zamana karşı meydan okuyor. 

  Hala aramızda izlemeyen varsa çok şey kaybetti diyebilirim büyük bir ustalıkla oynayan Liam Neeson ile heyecanın doruğuna ulaşın.

Puanım: 9/10

Rambo

                                                   Rambo


                           

   Ya hiçbir şey için yaşa. Ya da tek bir şey uğruna öl. Karar senin. İşte Sylvester Stallone'dan harika bir yapım daha yayında ve yapımda emeği geçen herkese saygılar. Adamlar uğraşmış grafikleri ile bize güzel bir film sunmak için. ''Yabancı Cüneyt Arkın :)''


  Bir zamanların Vıetnam gazisi ve tam anlamıyla bir ölüm makinesi olan John Rambo, Kuzey Tayland'a yerleşmiş, çatışmalar ve kovalamacalardan uzak bir yaşam sürmektedir. Dünyanın en uzun sürmüş iç savaşlarından biri olan Burma-Karen mücadelesi 60.yılına girmiştir. Rambo bunlardan uzakta, Salween nehri üzerinde bir bot işletmektedir. Ancak bu sakin bir grup insan hakları misyonerinin ondan yardım istemesi ile değişir. Rambo'dan istedikleri kendine Salween nehri boyunca rehberlik etmesi. İlk başlarda karşı çıksa da, John Rambo teklifi kabul eder. İki hafta sonra gelen bir rahip rehberlik ettiği ekipten haber alınamadığını söylediğinde. Kendisinden ne yapması istendiğini anlamıştır.
    Şavaşmayı unutmamıştı sadece ara vermişti.


Puanım: 8.3/10

Crank II: High Voltage

                                                      Crank II: Hıgh Voltage


                       



  ''Şarj et ve  hayatta kal !'' İşte Jason Statham'ın bu filmdeki görevi diyebiliriz. Bu filmde gerçekten yüksek gerilim var izlenmesi gereken filmlerinden sadece birisi.
 Tetikçi 2, büyük bir enerjiyle kaldığı yerden devam ediyor. Yalnız bu defa Chelios (Jason Statham)
kalbini çalan Çinli gangsterlerin peşinde ! bu arada Chelios kalbinin çıkartılması sonucu yerine yerleştirilen mekanik kalbi, atmayı sürdürmesi için sürekli elektrikle şarj etmek zorunda. Chelios'un işi zor. 


Puanım: 7.3/10

Fist Of Fury

                                                         Fist Of Fury
  
                            

İnsanlık tarihinin bilinen en büyük dövüş ustası Bruce Lee'nin kendine ait 4 filminden biri. Ve bence Bruce Lee'nin yeteneklerinin en çok ortaya çıktığı film.

  Chen Jun (Bruce Lee) dövüş sanatlarını sadece kendini koruma sanatı olarak benimsemiştir. Hocasının ölümü üzerine çok sarsılmıştır. Hocasının ani ve beklenmeyen ölümü üzerine şüphelenmiştir. Doktorlar hastalıktan öldüğünü söylerler. Chen Jun'un şüphelerini haklı çıkaracak ipuçları vardır. Çinlileri küçük gören bir Japon dövüş okulunun adamları yanlarına gelip onlara hakaret ederler ve okulu kapatmaları için tehdit ederler. Anlaşılmıştır ki Japonlar hocasını öldürmüşlerdi. Tehdit ile yılmayacak kadar cesur yetişen bir dövüş ustası olan Chen Jun hocasının ölümünden sorumlu tuttuğu Japonlara son sözünü söyleyecektir.
   
   Kuşaklar boyu izlenecek BRUCE LEE filmlerinden biri olan Kral Benim ülkemizde gişe rekorları kırmış, haftalarca kapalı gişe oynamış ender filmlerden biridir.


Puanım: 8/10

24 Nisan 2012 Salı

127 Hours

127 Hours



   Her sporun kendine göre riski vardır. Aron , genç bir dağcı ve Utah taraflarında kolu bir kayaya sıkışıyor. Film kolunun sıkışmasından itibaren başlıyor diye bilirim. Film , çok iyi değildi. Gerçek hikayeden de uyarlansa da tek tebrik ettiğim o olaydan sonra hala farklı bir spor ile uğraşması. Filmi izlemeseniz de olur vakit kaybı ama biraz gerilmek isterseniz bu filmi size uygun. Filmin konusu , dediğim gibi genç bir dağcı olan Aron Utah taraflarında kolunu bir kayaya sıkıştırıyor ve o sıkıştırdığı zamandan itibaren yaşadıkları...

Puanım: 6.5/10

Into The Wild

Into The Wild



   Rahatı , konforu ve parası olduğu halde yaşamını terk edip sonsuz özgürlüğünü yaşamak için ''Alaska Macerası''. Filmin her şeyi çok iyiydi. Oyunculuk , soundtrack hatta replikler. Filmin 2 saat olmasına bakmayın uzun sürüyor ama sıkmıyor da konusu sizi içine alıyor. Filmin sonuna doğru gerçekten üzüldüm. Hele Ron'un son konuşması üzüldüm baya . Film ufkumuzu baya genişletiyor da. 24.000.000 $ hayır kurumuna bağışladıktan sonra aklında ki tek hedefi olan Alaska macerasına odaklanıyor Chris. Onun için ne aşk ne para ne de kariyer önemli o sadece sonsuz özgürlüğün peşinde ...

Puanım: 9/10

I Am Legend

                                                        I Am Legend


                 

   Ve benim favori filmlerimden birine geldik. Will Smith en sevdiğim aktörlerden birisi gerçekten harika oynamış.
 Dünyada son insan yalnız değil. Akıllara durgunluk verecek derecede boş bir Manhattan'da geçen, kalp atışlarını hızlandıran bu destansı filmde, Will Smith,  tek başına hayatta kalan kişiyi oynuyor.
Bir şekilde durdurulamaz ve tedavi edilemez bir virüse karşı bağışıklık sahibi olan askeri virüs uzmanı Robert Neville (Smith) Şimdi New York City'de dünyada kalan tek insandır. Gölgelerin arasında mutasyona uğramış veba kurbanları dolaşmaktadır... Neville'in her hareketini takip etmektedirler... Ve onun ölümcül bir hata yapmasını beklemektedirler. Neville'nin ise tek bir hedefi vardır: kendi bağışıklığa sahip kanını kullanarak bir panzehir bulmak. Fakat kendisinden sayıca çok üstün olduklarını bilir... Ve çok az zamanı vardır.


Puanım: 8.8/10

Bad Lieutenant

                                                             Bad Lıeutenant


                        

 Bu sefer Nicolas Cage keş bir dedektif olarak karşımıza çıkıyor. Gerçekten iyi oynamış büyük üstad. Film daha iyi olabilirdi. Filmi Nicolas Cage bile kurtaramamış . :)
 Kimliğini, silahını ve görevini bencilce kullanan Terence McDonagh (Nicolas Cage), New Orleans'ta görev yapan tam anlamıyla 'kötü örnek' görev yapan bir polis memurudur. Aynı zamanda kokain bağımlısı olan Terence, genç ve güzel bir hayat kadını olan  Frankie Donnenfeld (Eva Mendes) ile sevgiyle örülü bir ilişki içerisindedir. Terence boş zamanlarında sivil olarak barların önunde bekleyip, kokain taşıyan çiftleri çevirerek kendisi için kokain temin ettikten sonra kadınları taciz etmektedir. Bu sırada şehirde büyük bir uyuşturucu pazarlığı olduğu öğrenilir tüm şehir polisleri harekete geçer. New Orleans'ı kasıp kavuran bu uyuşturucu operasyonunda görev almak ister. Ancak, Terencenin amacı bu çeteyi çökertmek değildir. Kendisi için kokain ve para almaktır.


Puanım: 6.5/10

The Fighter

                                                                 The Fighter


                                       

                  Boks filmlerinden Rocky'den sonra en beğendiğim film. Gerçek bir hikayeden uyarlanmış sizi filme odaklayan harika bir film.
  Dicky Ecklund (Christian Bale) efsanevi eski boksördür. Ancak yeteneğini boşa harcamış ve başarı imkanını kaybetmiştir. Micky Ward (Mark Wahlberg) ise Dicky'nin üvey kardeşidir. Oda iyi bir boksör olma mücadelesi verirken bir yandan da abisinin gölgesinden çıkmaya çalışmaktadır.
   Gerçek bir hikayeye  dayanan filmde, iki kardeş tüm zorluklara ve aralarındaki sorunlu ilişkiye rağmen, parçalanan ailelerini yeniden birleştirebilmek için tekrar bir araya gelirler.


Puanım: 8.6/10

Brothers

                                                                        Brothers


                                                  

          Güçlü ve sürükleyici başka iyi hiç film görmedim bu film gibi. Mutlaka izlenmesi gereken Oscar'lık bir film.
   Kaptan Sam Cahill (Tobey Maguıre) yeni atandığı bir görev yüzünden sevgili karısı (Natalıe Portman) ve iki kızından ayrılmak zorunda kalır. Ancak Sam'i taşıyan helikopter Afganistan dağlarında vurularak düşer. Aile kendisini en kötüsüne hazırlamaktayken. Sam'in karizmatik küçük erkek kardeşi (Jake Gyllenhaal) ortaya çıkar ve yokluğunda Sam'in boşluğunu doldurmaya çalışır.
  Hala izlemeyenler varsa izlemelerini tavsiye ederim beğeneceğinizi idda ediyorum.


Puanım: 8.2/10

23 Nisan 2012 Pazartesi

Moneyball

Moneyball



    Filmi izlerken canım sıkıldı. Sonlara doğru film daha güzeldi. Genel olarak bakarsak bence film vasattı.
Brad Pitt'i görüp de izledim. Brad Pitt yine güzel bir oyunculuk sergilemiş ama filmi kurtaramamış. Filmin konusu güzel , gerçek hayattan da uyarlanınca da insan merak ediyor bunu nasıl yapmış gibi. Bence sayısal verilerle beysbol oynanmaz. İzlenir mi derseniz evet izlenir ama çok büyük bir beklenti içinde olmayın. Filmin konusuna gelirsek , Billy ve onun zorluklara rağmen mücadele edip modern analitik yöntemlerle takımına başarı kazandırma üzerine kurulu...

Puanım: 6.5/10

Sherlock Holmes: A Game Of Shadows

Sherlock Holmes: A Game Of Shadows



 Birinci filmi kadar güzel olmuş diyebilirim. 3 - 5 saniyelik yerler için bile güzel dekorasyonlar ve kıyafetler kullanılmış. Dövüş sahnelere zaten diyebilecek hiçbir şey yok. Ağır çekim , tahmin etme olayı filmi daha da güzel yapmış. En çok hoşuma giden şey Sherlock rolüne tam adamını bulmuşlar düşündüm başka kim olur diye aklıma Robert Downey ve Johnny Deep geldi. İkiside sempatik ve büyük oyuncu oldukları için filmi daha güzel yaparlardı. Robert Downey zaten davranışlarıyla kendini sevdire bilen bir oyuncu bu filmle de kendini yine sevdirdi . Unutmayalım , yönetmen Guy Ritchie filmin hakkını vermiş. Filmin konusu , ünlü dedektif Sherlock Holmes ve onun sadık yardımcısı Dr. John Watson birlik olup , Profesör Moriarty'nin oyununu ortaya çıkaracaktır.

Puanım: 8.7/10

22 Nisan 2012 Pazar

Resıdent Evil: AfterLife

                                                  Resıdent Evil: AfterLife


                                 Resident Evil 4 Afterlife Ending leaked online - bootleg Resident Evil Afterlife After Credits scene


          İşte her sahnesinde heyecanın dorukta olduğu bir film. Zombi filmlerinden en beğendiğim. Ve serinin en güzel filmi. Kötülüğün yeni bir boyutunu keşfedeceksiniz.
   Virüsün etkilerinden insanlar zombiye dönüşürken, Alice (Milla Jovovich) sağ kalanları kurtarma macerasına devam ediyor. Alice ve yardım aldığı eski bir arkadaşı, buldukları yolun onları zombilerden uzak bir yere götüreceğini sanmaktadırlar. Ancak varacakları şehirde binlerce zombi onları beklemektedir. Ölümcül bir tuzağa doğru ilerlemektedirler.


Puanım: 7/10
   

Harry Potter and the Half-Blood Prince

                             Harry Potter and the Half-Blood Prince
                                  
                               

              Lord Voldemort'un dönüşü gerek Muggle gerekse büyücüler dünyasını kasıp kavurmaktadır ve artık Hogwarts eskiden olduğu gibi güvenli bir okul değildir. Harry, yeni tehlikelerin yaklaştığından şüphelenirken, Dumbeldore hızla yaklaştığını bildiği savaş için onu hazırlamaya kararlıdır. Voldemort'un savunmasını kıracak hayati öneme sahip bir bilgiye ulaşabilmek için Harry'nin yardımına ihtiyacı vardır. Bu arada Harry, Ron, Hermione ve sınıf arkadaşları için romantizm rüzgarları esmektedir. Havada aşk kokusu vardır ama trajedi pusuda beklemektedir. Hogwarts bir daha asla eskisi gibi olmayacaktır.


Puanım: 7.8/10

The Hunger Games

The Hunger Games



   Hani bazı filmleri fragmanları yüzünden izlersiniz ya bu filmi de ben fragmanı yüzünden izledim. Filmin süresi çok uzundu. 1 saati geçtikten sonra sıkıldım ve bazı yerleri gerçekten çok saçmaydı. Örnek, kişiler ölüyor ve o kişileri almaya hiç kimse gelmiyor. Birebir mücadele kamera çok sallandı. Sonlara doğru Katniss ve Peeta , 1. mıntıkada ki çocuk ile mücadele ederken hiç bir şey göremedim . Allah razı olsun kuş bakışı çektiler de 2 saniye bir şey görebildim. Teknoloji çok üst seviyede ve kapışma kılıç ve yaylardan geçiyor şimdi diyeceksiniz Mıntıkalar çok fakir Capitol de mi fakir ? Güvenlikler de bile yoktu. Ben beğenmedim ve hiç kimseye de tavsiye etmedim. Filmin konusu , 12 ile 18 arasında ki 2 çocuk kura ile seçiliyor. 12 mıntıka arasından seçilen çocuklar eğitildikten sonra ölümüne bir mücadeleye giriyorlar. Amaç çok basit ''Yaşamak için öldür!''  

Puanım: 5/10 ( Katniss için :) )

21 Nisan 2012 Cumartesi

Gamer

Gamer



   Gamer, bilim kurgu ve aksiyonun birbiriyle harmanlandığı bir armağan. Başlarda sıkılsanız da sonralarda konuyu ve filmin güzel göndermelerde bulunduğunu da görüyoruz. Gerard Butler gerçekten çok iyi bir oyunculuk sergilemiş. Filmin konusu, ''Slayers'' adında çok oyunculu bir oyun platformu kurulmuştur. Oyuncular hükümlülerden seçilmektedir. 30 oyunda sağ kalan kişi özgürlüğüne kavuşacağı vaat edilmiştir. Bu oyunun favorisi olan Kable bir taraftan özgürlüğünü kazanmak için bu ölümcül oyunda mücadele verirken bir taraftan da bu oyunun kurucusu Ken Castle'ı devirmek istemektedir. Fakat bu hiç de kolay olmayacaktır...


Puanım: 8/10

Warrior

Warrior




   Bu filmi izlemeden önce kapağı ve konusu (Never Back Down'a benzemesi turnuva falan) güzeldi. Hayal kırıklığına uğramadım ve film güzeldi. Filmi izlerken istemeden olsa da sizde Tommy Tommy diye bağırıyorsunuz. Boks filmi arayanlar tereddüt etmeden izleyebilecekleri bir film konusuna gelirsek . Alkolik olan eski bir boksör baba ve oğlu Tommy eve geri döner. Turnuva için babasının kendisini çalıştırmasını ister.  Kardeşi ise okulda fizik öğretmenidir. Parası yetmediği için gizlice basit dövüş bahislerinde dövüşür. Turnuvayı duyunca oda katılır ve iki kardeş birbirleriyle baş başa kalır.

Puanım: 8/10

Crank

                                                          Crank

                                    

                İşte bir Jason Statham klasiği tüm filmlerinden fazla bir farkı yok bu filmin. Ama ismi ve aksiyonuyla filmde zevk almadığınız sahne kalmıyor. Kısacası Jason aksiyonla, komediyi biraz harmanlayınca ortaya iyi bir film çıkmış.
   Chev Chelios  (Jason Statham) güne beklenmedik bir uyanışla başlamıştır. Sersemlemiş bir halde yürümekte bile zorlanan Chev'in telefonu çalar. Katil düşmanı Ricky Verona'dan gece uykusu sırasından zehirlendiğini ve bir saatlik ömrünün kaldığını öğrenir. Chev bu durum karşısında iyice sersemlemiştir. Ne yapıcağını şaşırıp işe koyulmuştur.
    
Puanım: 7.3/10

20 Nisan 2012 Cuma

Her Hafta Bir Film (22.04.2012)

Green Street Hooligans



Yapım: 2005, ABD

Tür: Dram, Spor, Suç

Sinemalar.com Puanı: 7.9/10

Imdb Puanı: 7.5/10

BE Notu: ''Kaleni sonuna kadar savun!'' Filmi izlerken bazen üzüleceksiniz bazen de heyecanlanacaksınız.
Filmde kavga ağırlıklı ama ne uğruna ? Filmi izlerken çıkaracağınız sonuca sizde şaşırıcaksınız.

Filmin Özeti:
''Sarhoş olmak ve dövüşmek.Hayatta başka yapacak ne ne varki'' Ufak bir yanlış anlaşılma sonucu Amerikan'ın en iyi üniversitesinden atılan Matt İngilteredeki ablasının yanına gider tanışacağı yeni arkadaşları onun gazeteci olduğu bilmemektedirler. Arkadaşlarının futbol tutkusunun diğer sırrı ise holiganlık ve İngiltere çapında ün salmaktır. Çok geçmeden Matt de aynı tutkuları paylaşır ve geçmişin acıları Matt'in holiganlık zamanlarında tekrar ortaya çıkacaktır.

The Longest Yard


The Longest Yard

                                 

          İşte maceranın, komedinin ve sporun tavan yaptığı film. Çok önceden izlemiştim ve çok eğlenmiştim kadrosu harika bir Amerikan Futbol filmi hala izlemediyseniz geç kaldınız demektir.
     Paul Crewe (Adam Sandler) eski bir futbol yıldızı , sarhoş halde sevgilisinin arabasını çalıp polislerle adeta oyun oynuyor. Ve yakalanıp hapise düşüyor. Burda gardiyanların isteği ile mahkümlar ve gardiyanlar olmak üzere bir maç yapılır. Paul Crewe mahkümlarla sıkı bir hazırlık yapar. Maç sonunda hem gardiyanları hemde izleyicileri şaşırtacaktırlar.

Puanım: 7/10

Big Boss


Big Boss

                                                      
                                 

     Bruce Lee'nin Uluslararası anlamda  duyulduğu ilk film. Bruce Lee'nin dünyadaki sinema izleyicilerinin kendisine hayran olmalarını sağlayan, önceleri tüm dünyanın dövüş koreografisi sandığı, muhteşem dövüş tekniğini dünyaya tanıtan film.
    Kuzenlerinin yanına taşınıp onlarla birlikte boş gezmemek için buz fabrikasında çalışmaya başlamıştır. Çalıştığı yerde kötü olaylar dönmektedir. Bruce Lee bu kötü olayları fabrikadan kuzenlerinin bir bir kaybolması sonucu anlamıştır. Ve bu durumu araştırmaya başlamıştır. Yeni göçmen Cheng (Bruce Lee) bir daha dövüşmemeye yemin etmiştir ancak burda yaşananlara kayıtsız kalmayacaktır.
   Aslında genç yaşta büyük dövüş ustası olmuş, uyuşturucu ticareti yapan kötü adamlara karşı verdiği mücadeleyi anlatan bir film.

Puanım: 7.5/10

Never Back Down


Never Back Down 

                              

    Lise yıllarında gençlerin yaptığı düz bir dövüş filmi olan bu filmin konusunu ilk duyduğumda izlemem demiştim. Ama bazen filmlerde konu önemli değildir konuyu nasıl sunduklarıdır önemli olan.
    Jake (Sean Faris) okulda yenidir ve görünüşe göre sadece okulun güzel kızı (Amber Heard) tarafından dostça karşılanmıştır. Her şeyin yolunda gittiğini düşünen Jake okulundaki dövüşçü Ryan'la (Cam Gigandet) kanlı bir kavga eder ve dayak yer. Herkes tarafından aşağılanan Jake dövüşmeyi öğrenmek ve yoluna devam edebilmek için uzak doğu sporlarında usta olduğunu duyduğu bir adamın (Djimon Hounsou) kapısını çalar ve dayak yediği adamı durdurmak yolunda ilerler.

Puanım:7.5/10

Fast And Furious V


 Fast And Furious V
  
                     

 Serinin en iyi ve en aksiyon dolu filmi Vin Diesel ve Paul Walker'ın harika ortak olduğu bir film. Maceranın tavan yaptığı bu eser hakkında biraz bahsedelim.
    Bu macerada eski polis Brian O'Conner (Paul Walker) eski suçlu Dominic Troetto (Vin Diesel) ile ortaklık yapıyor. Dom'un polisler tarafından yakalanmasından sonra O'Conner ve diğerleri Dom'u kurtarırlar ve polisleri atlatmak için Rio De Janerio'da ortaya çıktılar tamamen özgür olmak için son bir göreve asılmak zorundalar. Onların ölmesini isteyen ahlaksız iş adamından kurtulmanın tek yolu onunla karşılaşmaktı. Dom ve O'Conner'ın peşine Federal Ajan Luke Hobbs'da ekibiyle birlikte düşmüştü. Bakalım Rio'nun sıcak şehir merkezinde Dom ve O'Conner'ın hızlarına yetişebileceklermi.

Puanım: 7.6/10

The Expendables


The Expendables

                                   
    İşte kadrosuyla, konusuyla harika bir film. Bu filmdeki oyuncuların tamamını tanıyorsunuzdur. Ve hepsinin filmleri ayrı güzellikte ve bu aktörlerin bir filmde birleştiğini hayal edin yada hayal etmeyin direk bu filmi izleyin. Size biraz bu filmden bahsedeyim.
      The Expendables bir kiralık savaş timidir ve bu sefer ki görevleri Güney Amerika'ya sızarak bu ülkenin acımasız diktadörünü devirmektir. Fakat görev başlar başlamaz The Expendables grubu herşeyin de göründüğü gibi olmadığını anlar. Ve kendilerini tehlikenin tam da ortasında bulur. Görevlerinin tamamlanamaması masum birinin ölmesi kadar kötü bir durumdur The Expendables grubu için. Grubun dağılma tehlikesi ile karşı karşıyadırlar.
    Bu film dev aktörlerden oluşan harika bir yapım aramızda izlemeyenler varsa izlemelerini tavsiye ederim ki bu onların yararlarına olacaktır.

Puanım: 8/10

Meng Long Guo Jiang


             
   
    Ve Bruce Lee bu film'in üzerine dövüş filmi tanımam. Gerçi Bruce Lee sonuçta herkes böyle düşünüyodur. Ama bu filmi izlemediyseniz dövüş filmleri hakkında konuşmamalısınız. Bu filmi izleyin sonra dövüş filmleri hakkında konuşun derim.
   İnsanlık tarihinin bilinen en büyük dövüş ustası Bruce Lee'nin ülkemizde de izlenme rekorları kıran,   Bruce Lee'nin kendi öğrencisi olan Chuck Norris bu filmdeki final sahnesi ile Hollywood'da ardı ardına iş yapan aksiyon filmlerine imza atmıştı.
      Roma'da lüks bir lokanta işleten amcasının yanına ziyarete gelir. O gelinceye kadar sürekli mafyaya haraç vermektedirler. Hong Kong'tan Roma'ya gelmiş bir genci kimse pek dikkate almaz. Ancak dikkate almadıkları Çinli genç kendilerinin sonu olacaktır.
Büyük üstad Bruce Lee'nin olağanüstü yeteneklerinin kötülere karşı kullandığı harika bir film.
İzlemediyseniz şiddetle tavsiye ederim...

Puanım: 7.8/10

The Departed


  The Departed
                                       
                                    
                                        
   Efsanevi yönetmen Martin Scorsese'den yeni bir Amerikan suç klasiği. Yönetmen efsanvei olunco oyuncularda öyle oluyor Leonardo DiCaprio ve Matt Damon'dan harika bir film bu filmi izlerken köstebek ne demek çok iyi anlıyorsunuz. Hayatta kalmak için öğrenebileceğiniz çok şeyin gizli kaldığı bir film bu köstebek.                               
     Çaylak polis Billy Costigan (Leonardo DiCaprio) Güney Boston'da büyümüştür. Bu da onu İrlandalı  mayfa lideri Frank Costello (Jack Nicholson) tarafından yürütülen suç organizasyonunun içerisine köstebek olarak sızması için kusursuz bir aday yapar. Onun görevi Costello'nun güvenini kazanmak ve yakalanmasında büyük rol almak. Köstebek'in merkezinde gizli hayatlarda yaşayan kanun kaçaklarının çatışmaları yer alıyor. Bu yakıcı ve gözlerinizi alamayacağınız bir yapım: Tıpkı elinde tabancası olan bir suçlu yada polisin gözlerinin içine bakmanız gibi.

Puanım:  9.1/10

Babylon A.D


 Babylon A.D

                                     



İşte Vin Diesel en sevdiğim aktörlerden birisi bu adamın her filmini izleyebilirim ama bu film ayrı. Çok zor bir görev sadece Vin Diesel'in yapabileceği bir görev. 
  Geleceğin karanlık dünyasında  kurallar basit: Öl yada öldur. Adrenalin yüklü ve aksiyonların yıldızı Vin Diesel, gizemli bir genç kadını Doğu Avrupa'dan New York'a götürmekle görevlendirilen acımasız paralı asker Toorop (Vin Diesel) rolünde karşımıza çıkıyor. Her anı heyecan dolu bu insan avında, Toorop kendini, insanoğlunun dizlerini üzerine çöktürecek şok edici bir sırrın ortasında bulur. Muhteşem aksiyon sahneleri ve sınırları zorlayan görsel efektleri ile tek kuralın hayatta kalmak olduğu bir dünya: Babylon A.D!  

Puanım: 7.2/10

The Sixth Sense

The Sixth Sense




                             
Canınız sıkıldı ve i gerilmek  istiyorsunuz işte bu film tam size göre büyük aktor Bruce Wıllıs'ın en iyi filmlerinden biri. 
  Sekiz yaşında bir çocuk olan Cole Sear karanlık güçlerin etkisi altındadır. Zaman zaman hayaletler tarafından ziyaret edilen bu çocuk, gölgelerin arasından ortaya çıkıveren hayaletlerle kendi iradesi dışında bağlantılar kurmakta ve bu durumdan çok korkmaktadır. Ve durumdan korktuğu için artık bu durumun saklı kalmamasına karar verir. Bu durumu çocuk psikoloğu Malcolm Crowe'un (Bruce Willis) dışında kimseye anlatmamaktadır.
  Sizlere söylediğim gibi bu filmi 3 ay önce aldım ama yeni izleyebildim siz benim gibi hata yapmayın ve bu filmi izleyin.

Puanım: 8/10

Ip Man


Ip Man


 Çin denince akla hemen Jackie Chan gelir ama bu sefer Bruce Lee'nin ustası canlandıran Donnie Yen var.
Çokta iyi oynamış bence oyunculuğunu Donnie Yen. Film, Bruce Lee'nin ustası Ip Man'ın hayatını anlatıyor.
Film ne kadar Ip Man'in hayatını anlatıyorsa da Çin'in aşağalanışınıda gösteriyor. Filmi kısaca özetlersek . Ip Man, kasabanın en iyi kung fucusu. Çin ve Japonya savaş sırasındayken kasaba fazla etkileniyordu. Japon komutan, dövüş sporlarına saygılı olduğu için kung fu hocalarının Japon karete öğrenceleri ile duello yapıp yenmeleri doğrultusunda pirinç veriyor. Bir gün Ip Man de duello yapıyor ve komutan Ip Man'den baya bir etkileniyor. Onun tekrardan gelmesini istiyor. Film kısaca böyle filmi güzel kılan savaş zamanın getirdiği; açlıksefalet ve aşağılanma unsurlarıydı. Eğer hala bu filmi izlemediyseniz tereddüt etmeden izleyin derim

Puanım: 8.2/10

The Shawshank Redemption


The Shawshank Redemption


    Umut , işte hayata tutunmamızı sağlayan duygu. Bu filmde de çok iyi işlemişler bu duyguyu.
Film, suçsuz yere hapishaneye düşen Andy'nin hikayesini anlatıyor. Hapishane dediğime bakmayın klasik hapishane öyküsü değil kurgu müthiş ki insan o klişe sayılabilecek sahneleri iyi oyunculuklarla ve kurguyla filmin içinde eriyip giderken dikkatinizi bile çekmiyor. Filmin bazı yerlerinde yok artık diyebileceğim yerler olmuştu. Filmde ki oyunculuklar çok iyiydi üstelik soundtracklarda çok hoştu. Bu filmin yeri herkes için ayrı olduğunu düşünüyorum. 
Bu film başyapıt diyebileceğim bir kaç film arasındadır. Bu hikayeyi yazan Stephen King'e de
 teşekkürlerimi sunuyorum.

Puanım: 9.4/10

Undisputed III: Redemption


Undisputed III: Redemption



   Öncelikle serinin en iyi filmi diyebilirim. Bildiğimiz üzere Uri Boyka ikinci filmde ayağı kırılıyordu. Ayağı kırıldığı için dövüşü bırakıp adeta ayak işlerini yapmaya başlamıştı. Bu durumdan rahatsızlık duyuyordu ve uluslararası hapishane dövüş turnuvası olduğunu duydu. Bu turnuvaya katılması gerekiyordu. Film başladığından itibaren sizi alıp götürüyor. Başından itibaren aksiyon diyebilirim. ''Azim + Çalışmak'' biraz bu öğüdü de bize gösteriyor. Garanti veriyorum filmin sonunda sizde boks  yapmaya başlayacaksınız. 

Puanım: 7.6/10

Green Street Hooligans


Green Street Hooligans


  Bu filmi ilk gördüğüm zaman çok önemsememiştim.  Hobbit'ten holigan mı olur falan diye düşünmüştüm. Sonra arkadaşım tavsiyesi üzerine izledim ve film içinde çok fazla anlam taşıyor.
Filmin bazı sahnelerinde  ''vay anasını'' gibi kelimelere bile gidebildim. İnsanın dostunu kollaması ancak bu kadar olabilirdi. Eğer bu filmi izlemediyseniz hiç düşünmeyin açın bilgisayarınızı alın elinize cipsinizi bu filmi izleyin. Pişman olmazsınız.

Puanım: 8.4/10

14 Nisan 2012 Cumartesi

Her Hafta Bir Film (15.04.20012)


THE FALL 




Yapım: 2006 / ABD
Tür: Dram , Fantastik , Macera , Romantik
IMDb Puanı : 7,9/10
Sinemalar.com Puanı: 7,1/10

BE Notu: Kurgusu değişik bir film arıyorsanız. The Fall sizin için çok uygun. The Fall içinde bulunduran renkleriyle , oyuncularıyla ve kurgusuyla insanı kendine sevdiriyor. Bu filmde dublörleri de biraz anlatıyor. Sinemada hep başrol oyuncularına hayran oluruz ama en tehlikeli yerleri dublörler yapar. Bu filmde de Roy bir dublör ve işini yaparken düşüyor ve sakatlanıyor. Olay Hastanede geçiyor.






Filmin Özeti:
 Video klip ve reklamların usta yönetmeni Singh bu kez, sakat bir adam ile küçük bir kızın hastanede yaşadıkları olağan dışı aşk hikâyesi ile karşımızda. Adam ve kız kendi aralarında, intikam peşindeki beş kahraman hakkında bir masal uydururlar: Maskeli bir kabadayı, Afrikalı kaçak bir köle, Hintli bir mistik, İtalyan bir anarşist ve bir doğa bilimci, ıssız bir adaya sürgün edilmişlerdir. Düşüş, akıl almaz sahnelerin rengârenk canlandırma planlarıyla harmanlandığı son dönem filmler arasında, izleyiciyi görselliğiyle yakalayacak, akıllardan kolay silinmeyecek bir yapıt.

Katkıda bulunanlar